NUMARALI
HADİS-İ ŞERİF:
حَدَّثَنَا
زُهَيْرُ
بْنُ حَرْبٍ
حَدَّثَنَا
يَحْيَى بْنُ
أَبِي
بُكَيْرٍ
حَدَّثَنَا
إِبْرَاهِيمُ
بْنُ
طَهْمَانَ
حَدَّثَنِي
بُدَيْلٌ
عَنْ الْحَسَنِ
بْنِ
مُسْلِمٍ
عَنْ
صَفِيَّةَ بِنْتِ
شَيْبَةَ
عَنْ أُمِّ
سَلَمَةَ
زَوْجِ النَّبِيِّ
صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
عَنْ
النَّبِيِّ
صَلَّى
اللَّهُ عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
أَنَّهُ
قَالَ
الْمُتَوَفَّى
عَنْهَا زَوْجُهَا
لَا تَلْبَسُ
الْمُعَصْفَرَ
مِنْ الثِّيَابِ
وَلَا
الْمُمَشَّقَةَ
وَلَا الْحُلِيَّ
وَلَا
تَخْتَضِبُ
وَلَا
تَكْتَحِلُ
Nebi (s.a.v.)'in hanımı
Ümm-ü Seleme'den rivayet edildiğine göre,
Nebi
(s.a.v.);"Kocası vefat eden bir kadın aspurla ve kırmızı çamurla boyanmış
elbise giyemez. (Altın ve gümüş) zînet takınamaz ve sürme çekemez."
buyurmuştur.
İzah:
Nesâî, 64-65, Ahmed b.
Hanbel, VI, 302.
1. Kocası vefat eden bir kadın dört ay on gün iddet
bekler ve iddet süresi içerisinde zinet takınmayı, süslü boyalı yeni elbiseler giymeyi, güzel
kokular sürünmeyi, makyaj yapmayı terketmek suretiyle mu'tedil bir yas tutar.
Bu süre içerisinde kına yakına-madığı gibi zînet teşkil edecek sürme
çeşitlerini de kullanamaz. Eğer gözünün tedavisi için sürme çekmek zorunda
kalırsa geceleri sürünüp gündüzleri siler. Zînet teşkîl etmeyen sürme
çeşitlerini kullanmakta bir sakınca yoktur.
2. Hasan el-Basrî ile
Şa'bî'ye göre üç talâkla boşanan veya kocası ölen kadınlar iddet süresi
içerisinde sürme çekinebildiği gibi taranıp, koku sürünebilir, gerdanlık
takınıp boyalı elbise giyebilirler. Delîlleri ise, İmâm Ahmed'in tahrîc ettiği
İbn Hibban'm da sahîh bulduğu Esma bint-i Umeys hadîsidir. Mezkûr hadîste Hz.
Esma (r.anha), "Ca'fer b. Ebî Tâlib'in katlinin üçüncü günü Rasûlullah
(s.a.v.) benim yanıma geldi ve "Bugünden sonra yas tutma"
buyurdu.[Ahmed b. Hanbel, VI, 369; Davudoğlu, Selâmet Yollan, III, 430.]
demiştir. Bu görüşte olan ulemâya göre bu hadîs-i şerîf mevzûmuzu teşkîl eden
Ümm-ü Seleme hadîsini neshetmiştir. Çünkü Ümm-ü Seleme'nin kocası Hz. Ca'fer'in
katliden önce ölmüştür.120 Cumhuru ulemâ Esma hadîsim çeşitli yönlerden tenkîd
etmiştir.
3. Bu hadîs kocası ölen
bir kadının iddet süresi içinde yas vâcib olduğuna delâlet etmektedir. İddet
süresinin dört ay on gün olarak ta'ym edilmesindeki hikmet hakkında bazıları
şu mütalâayı yürütürler: "Ana rahmindeki çocuğun yaratılması ve kendisine
ruh verilmesi [DavudoğIu, Selâmet Yollan, III, 430.] gün geçtikten sonra olur.
Bu müddet, ayların noksan oluşu sebebiyle dört aydan fazladır. Binâenaleyh
ihtiyaten kesir ondalıkla tamamlanmıştır.[Davudoğlu, Selâmet Yollan, III, 430.]
4. Metinde geçen
"kocası ölen bir kadın" tabiri boşanan kadınları bu hükmün dışında
bırakmaktadır. Bu sebeple ulemâ kocasından ric'î talâkla boşanan bir kadının
yas tutması gerekmediği hususunda ittifak etmişlerse de, talâk-ı bâinle
boşanan bir kadının yas tutup tutmaması konusunda ihtilâfa düşmüşlerdir.
Hanefilerle diğer birtakım ulemâ bâin talâkla boşanan kadına dahî iddet
süresince ihdâd yas lâzım geldiğini söylemişlerdir.
5. Hattâbî mevzûmuzu
teşkîl eden hadîsle ilgili görüşleri şöyle açıklıyor: "Kocası ölen bir
kadının hangi elbiseleri giyip hangilerini giyemeyeceği mevzûsunda ulemâ
ihtilâf etmişlerdir. İmam Şafiî'ye göre süslü veya süs teşkîl eden boyalarla
boyanmış olan alacalı ve çizgili yemen kumaşlarından dikilmiş elbiseleri
kocası ölen bir kadın yas süresi içerisinde giyemez. Bu elbisenin kalın veya
ince olması bu hükmü değiştirmez.
İmâm Mâlik'e göre ise,
alaçehre, aspur, ya da za'ferân ile boyanmış olan bir elbiseyi bu süre
içerisinde giyemez.
Ulemânın büyük
çoğunluğuna göre alacalı ve çizgili yemen kumaşlarından dikilen elbiseleri
giymesinde bir kerâhat yoktur. Hadîs-i şerife en uygun düşen görüş de budur.
Yine ulemânın büyük çoğunluğuna göre söz konusu kadın anılan süre içerisinde
altın ve gümüşten zînetler takınamaz.
İmâm Mâlik'e göre yüzük
takınamaz ve yeni elbise giyinemez. Ulemânın ekserisine göre kına yakınması
mekruhtur.
6. Hafız ibn Kesîr
"Bu hadîsin isnadı iyidir" demişse de, Beyhâkî onu Ümm-ü Seleme'den
mevkuf olarak rivayet etmiştir.